KURBAN

Kurban, Allah Teâlâ ile yakınlık kurmaktır.

Kurban, bize Hz. İbrahim’in itaatini, Hz. İsmail’in teslimiyetini, Hz. Hacer’in rızasını hatırlatan bir ibadettir.

Kurban bayramı günleri temelde et ve kan değil, takva ve teslimiyet günleridir. Rabbimiz, “Kurban etleri ve kanları değil, sadece takvanız Allah’ın katına ulaşır.” (Hacc 22/37) diye buyurarak kurban ibadetinde amacın et kesmek ya da kan akıtmak olmadığını, esas maksadın takvaya ulaşmak olduğunu bize bildiriyor.

Bir hayvanın kesilmesinin ötesinde, Allah’a kurban sunmanın çok derin manevî ve ulvi anlamları bulunmaktadır. Müminler, kurban kesmekle, Yüce Yaratıcının kendisine lütfedip bahşettiği nimetlere karşı şükran borcunu yerine getirmeye güç yetirmenin ruh huzurunu yaşamakta, fıtraten insan nefsinde bulunan mal ve dünyalık sevgisinin muhasebesini yapma fırsatı bulmaktadır.

Kurban Tam Olarak Nedir?

‘Yakınlaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey anlamına’ gelen Kurban kelimesi, dinî bir terim olarak, ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak ve yine bu şekilde boğazlanan hayvan demektir.

Kurbanın Tarihçesi

Kurban ibadeti aslında, Hz. Âdem’in çocuklarıyla birlikte başlamıştır. Âdem (a.s.), oğulları Kabil ve Habil’in arasındaki meselenin çözülmesi için, Allah Teâlâ’ya birer kurban sunmalarını teklif etti. Kabil, kurban niyetine bir demet buğday getirdi. Hâbil ise sürüsünün içinden en güzel ve semiz olan koçu getirerek Allah için kurban etti. Kabil katı tabiatlı, Habil ise takva sahibi bir kimseydi. Hâbil’in kurbanı kabul olmuş, Kâbil’in kurbanı ise reddedilmişti. Allah Teâlâ onların bu hikayesini Kur’an-ı Kerim’de şöyle zikreder: “Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerin-den ise kabul edilmemişti.” (Mâide 5/27) Tarihte ilk kur-ban hâdisesinin başlangıcı böyledir.

Kurban Teslimiyeti İfade Eder

Kurban, kişinin kendisine bahşedilen her şeyi, asıl sahibine ait kılmanın hâl dili ile anlatılmasıdır. Kurban, kulun Rabbine teslimiyetini ifade eder. Bu teslimiyet, Hz. İbrahim (a.s) ve İsmail (a.s) ile zirveleşerek sembolleşmiştir. İslâm “teslim olmak” demektir; yani Kur’an ve Sünnet’in belirlediği istikametten sapmadan hak yolda ihlâsla yürümek, Allah ve Resûlü’nün bizden istediklerini Hz. İsmail (a.s.) teslimiyetiyle yerine getirmek...

Niçin Kurban Keseriz?

Kurban’ı öncelikle Allah’ın sevgisini kazanmak, gazabından emin olmak ve beka âleminde rahmeti-ne nail olmak için keseriz.

Allah için yaptığımız bu görevlerimiz dışında insanlığa karşı da bazı görevlerimiz vardır. Maddî durumu yerinde olmayan yakınlarımıza ve fakir komşularımıza el uzatmak için de bir vesiledir kurban.

Kur’an incelenecek olursa, kurbanın verdiği sosyal mesaj daha iyi anlaşılacaktır. “Ta ki kendilerine ait birtakım menfaatlere şahid olsunlar; Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kur-ban ederken O’nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun.” (Hacc 22/28.)

Kestiğimiz kurbanla Mevla’mıza kulluk yani hizmet ettiğimiz gibi çevremize ve evimize de hizmet etmekteyiz. Sosyal bir yardım gayesi ile ilâhi gaye kurban kesmede birleşir.

Ayrıca, meşru bir dileğimizin tahakkukunu sağlamak ve bu konuda Allah’ın yardımını dilemek için kurban kestiğimiz olur. Görülüyor ki kurban kesmenin nedenleri basite indirilemez.

Güç durumlarda kaldığımızda bizler elbette ki Allah’a sığınırız, ondan yardım isteriz. İstediğimiz bu yardıma karşı, şükrümüzü O’na bir de kurbanla bildiririz.

Meydana gelmesinden korktuğumuz bir felaketin önlenmesinde yine Allah’a sığınırız, bunun için de kurban kestiğimiz olur.

Allah’ın bize lütfettiği bazı mutluluklar karşısında yine O’na şükrümüzü bildirmek için kurban keseriz.

Kısaca;

  1. Allah’ın yakınlığını, sevgisini kazanmak için,
  2. Allah’a sığınarak felaketten kurtulmak için,
  3. Meşru bir dileğimizin tahakkukunu ilahî bir yardımla sağlamak için,
  4. Sevinçli günlerimizde Allah’a şükretmek için,
  5. Bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız bir hatadan dolayı af dilemek için kurban kesebiliriz.

Kurbanın Sosyal Boyutu

Kurban kesmenin manevî faydaları dışında pek çok maddî faydalarının olduğu şüphesizdir. Peygamberimiz’in (s.a.v) şu hadisi konumuzu özetler mahiyettedir:
Resûlullah (s.a.v) bir kurban bayramında,

  • Sizden her kim kurban keserse, bayramın üçüncü gecesinden sonra, evinde kurban etinden bir şey bulunduğu hâlde sabahlamasın.”

Ertesi sene gelince sahabeler,

  • Yâ Resûlullah! (Kurban etlerini) geçen sene yaptığımız gibi mi dağıtacağız, diye sordular.

Resûlullah şöyle cevap verdi:

  • Bu yıl kendiniz yiyiniz, başkalarına yediriniz ve ailenize azık edininiz. Çünkü geçen sene insanlar arasında geçim zorluğu vardı. Bu sebeple ben o se-ne insanlara yardım etmenizi istedim. 8

İslâm dini, fertler arasında kardeşlik bağının korunmasını ve bunun güçlü bir şekilde devam ettirilmesini ister. Bu bakımdan kurban kesmek, Cenab-ı Hakk’ın rızasına ermenin, insanlara yardım etmenin ve sosyal dayanışmayı sağlamanın önemli bir yoludur.

Kurbanı insanlara, dostlara, komşulara, fakir ve fukaraya ikram etmek ve böylece toplum fertleriyle kaynaşmak güzel bir sosyal dayanışma örneğidir. Bu diğer milletlerin imrendiği ve bir benzerinin görülmediği, toplumu birleştiren bir ibadettir.

Kurban Kesmenin Fazileti

Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, hâli vakti yerinde olan biri için Kurban bayramında yapacağı faziletli ameli şöyle ifade etmiştir:

“Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin.” 10

Bir kurban bayramı günü Resûlullah (s.a.v), Hz. Fâtıma’ya (r.anh),

  • Ey Fâtıma! Kalk ve kurbanının yanına giderek (onun kesilmesine) şahit ol! Zira ondan akıp yere düşen ilk kan ile birlikte Allah Teâlâ’nın senin geçmiş günahlarını bağışlaması vardır, dedi.

Hz. Fâtıma (r.anh),

  • Yâ Resûlullah, bu durum sadece bize mi özel yoksa bütün müminler için de geçerli mi? diye sordu.

Resûlullah (s.a.v),  

  • Bütün müminler için… buyurdu.

 

Kurbanın Hükmü

Hanefî mezhebine göre kurban kesebilecek durum-da olan zengin kimselerin kurban kesmesi vaciptir.

(Şafiî mezhebine göre ise kurban kesmek vacip değil, müekked sünnettir. Ancak Şafiî mezhebine göre bir kimse kurban bayramında kurban kesmeyi adamışsa kurban kesmesi farz olur.)

Kimlerin Kurban Kesmesi Gerekir?

Kendisinde şu şartlar bulunan kimsenin kurban kesmesi dinî bir görevdir:

  1. Müslüman olmak.
  2. Hür olmak. Hürriyetten yoksun olan esir, mahkûm ve benzeri kimselerin kurban kesmesi gerekli değildir.
  3. Zengin olmak.
  4. Yolcu olmamak (Yolculuk yani sefer halinde olanlar kurban kesip kesmemekte serbesttirler. Ke-serlerse sevabını alırlar).

Hanefî mezhebine göre akıl ve ergenlik, kurbanın vacip olması için şart değildir. Dinî yönden kurban kesebilecek durumda (zenginlikte) olan çocuğun yerine velisi (çocuğun parasıyla) kurban keser.

Şafiîlerde kurbanın sünnet olabilmesi için gereken şartlar şunlardır: 1. Müslüman olmak. 2. Hür olmak. 3. Akıllı olmak 4. Ergen olmak 5. Gücü yetmek.)

Şafiî mezhebine göre, akıl ve ergenlik kurban için şarttır. Dolayısıyla bu mezhebe göre deliler ve küçük çocuklar (zengin olsalar bile) kurban kesmekle mükellef değillerdir.